1983 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun olan Battal Koca, proje mühendisi olarak hayata atılmış ve 26 yıldır eski adıyla “Teknik Belge”, “Seri İmalat Belgesi”; yeni adıyla “Tip Onay Belgelendirme” işlemini sürdürmektedir.
Firmamız 17/02/2021 tarihinde ünvan değişikliğine giderek, EREN KOLTUK OTOMOTİV MAKİNA TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ'ne dönüşmüştür.
Tip onayı, “Motorlu Araçlar ve Römorkları”, “İki veya Üç Tekerlekli Araçlar”, “Tekerlekli Tarım veya Orman Traktörleri” ve bu araçların aksam, parça, sistemleri ile birlikte bazı teknik üniteleri konusunda Avrupa Birliği’nin (AB) Eski Yaklaşım Direktifleri’nden uyumlaştırılarak yayımlanan yönetmelikler ile Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (BM-AEK) regülasyonları kapsamına giren ürünlerin bu yönetmelik veya regülasyonlara uygun olduğunu ve gerekli bütün uygunluk değerlendirme faaliyetlerinden geçtiğini gösteren belgelendirme sistemidir.
Herhangi bir motorlu aracın, römorkun, motosiklet veya mopedin ve traktörün trafiğe tescili aşamasında gerekli olan Uygunluk Belgesinin düzenlenebilmesi için söz konusu araç tipinin “Araç Tip Onayı Belgesine” sahip olması gerekmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’ nun 29. maddesi uyarınca, yapım safhasında, araçların tip onayı yönetmeliği ile buna bağlı diğer yönetmeliklerin yayımlanmasında ülkemizde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkilidir.
İmalatçı firmalar ürettikleri her ayrı tip Motorlu Araç, Motosiklet, Moped, Traktör, Römork ve Yarı römork için Araç Tip Onayı Belgesi almalıdır. İthal araçların da AT Tip Onayına veya Bakanlığımızca verilen Ulusal Tip Onayı Belgesine haiz olması gerekmektedir. AT Tip Onayı olan MARTOY, MOTOY ve TORTOY kapsamındaki araçlar için Ulusal Tip Onayı Belgesi alınmasına gerek yoktur. Eğer araç ithal ediliyorsa ve AT Tip Onayı belgesi varsa ithalatçı firma proforma fatura onayı için Türk Standardları Enstitüsü’ ne müracaat etmelidir.
Firmamız tarafından düzenlenen Tip Onayları üç başlık altında toplayabiliriz.
Münferit imalat ve tadilatta her bir araç için ayrı bir başvuru yapılır. Münferit imalat ve tadilatta teknik servis raporları benzer araçlar için tekrar doğrudan kullanılamaz. Başvurusu yapılan araca ait şasi numarası ile raporda belirtilen şasi numarası aynı olur. Münferit Projelerde TSE onayı için aracın TSE’ ye bağlı olan Araç Kontrol Merkezlerinde incelenmesi gerekmektedir.
Bu Yönetmeliğe göre seri olarak tadil/imal edilen araçlar için, her bir araç tipi için AİTM onayı işlemleri tamamlanarak, araçların bu Yönetmelik hükümlerine uygunluğu sonucunda onay kuruluşunca verilen belgeyi kapsar. Tip onay belgesi alındıktan sonra Seri tadilat uygunluk belgesi doldurularak aracın tescil işlemlerine devam edilir. Münferit proje den farkı tadilatçı firma tarafından belge daha önceden alındığı için TSE tadilat gören her aracı incelemez.
TASİŞ veya yurt dışından alınan araçların trafik tescil işlemlerinin tamamlanması için gerekli olan belgedir. Karayolu uygunluk belgesi Araç projelendirme yetki belgesine sahip Yetkili Teknik Sorumlu tarafından düzenlenir ve TSE tarafından araç incelenerek onaylanır.
Karayolları Trafik Kanunu uyarınca, araçların yapım ve kullanım bakımından karayolu yapısına ve trafik güvenliğine uyma zorunluluğunu yerine getirmek üzere ve kapsamı dahilindeki bütün yeni araçların ve bu araçlarda kullanılmak üzere tasarlanmış sistem, aksam ve ayrı teknik ünitelerin tescilini, satışını ve hizmete girmesini kolaylaştırmak amacıyla, bunların onaylanmasına ilişkin idari düzenlemeler ve genel teknik şartlardan oluşan genel çerçeveyi ve bu Yönetmeliğe uygun olarak tip onayı verilen araçlarda kullanılmak üzere tasarlanmış parça ve ekipmanların satışına ve hizmete sunulmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Karayolunda kullanılmak üzere tasarımlanmış ve bir veya birkaç aşamada imal edilmiş araçlar ve bu araçlarda kullanılmak üzere tasarımlanmış araçları kapsar.
Karayolları Trafik Kanunu hükümleri uyarınca, tarım ve orman araçlarının yapım ve kullanım bakımından karayolu yapısına ve trafik güvenliğine uyma zorunluluğunu yerine getirmek üzere; bu Yönetmelik kapsamındaki tüm yeni araç, sistem, aksam ve ayrı teknik ünitelerin tip onayı ile ilgili idari ve teknik şartları belirlemektir.
Bu Yönetmelik özellikle, traktörler, römorklar ve birbiriyle değiştirilebilir çekilen donanımlar için geçerlidir.
Karayolları Trafik Kanunu hükümleri uyarınca, iki veya üç tekerlekli motorlu araçların ve dört tekerlekli motosikletlerin yapım ve kullanım bakımından karayolu yapısına ve trafik güvenliğine uygunluğunu yerine getirmek üzere; bu Yönetmelik kapsamındaki tüm yeni araç, sistem, aksam ve ayrı teknik ünitelerin tip onayı ile ilgili idari ve teknik şartları belirlemektir.
Bu yönetmelik motosiklet ve atv lerin imalat şartlarını belirlemektedir.
ECE test işareti olarak da bilinen, E işareti bir onaylanmış bileşenleri içinde motorlu taşıtların Avrupa Birliği içerisinde karayollarında taşıması gereken şartları sağladığını gösteren işaretleme ve belgelendirme türüdür.Büyük E bir daire içinde ve söz konusu ECE Düzenleme kontrol numarası ve ilgili ülkelerin kod numaraları ifade edilmektedir.
ECE Avrupa ‘Ekonomik Komisyonu “anlamına gelir.
“E” arkasında duran figür testi veya izin edildiği ülke belirtir.
E İşareti veya belgesi otomotiv üzerinde yer alan Avrupa Ekonomi Komisyonu (ECE) tarafından taraf ülkelerde motorlu taşıtları ve ekipmanlarının taşıması gereken standartlar sürekli yenilenip revize edilmektedir.
Genel Ürün Grupları;
E belgesi veya işareti motorlu taşıtlar veya parçaların onaylı bir test kuruluşu tarafından onaylanması sonucnda alınır.Her ürünün kendine ait Ece normları ve yönetmeliklerine göre bu testler yapılır.
Örneğin ECE R 30 = araba (kamyon ve treyler) lastikler ile ilgili regülasyon ve tabii olduğu testleri ifade eder.Diğer standartlar için e standartları sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
E işareti yanında yer alan rakamlar ülke kodlarını ifade eder.Örneğin E1 Almanya’yı ifade etmektedir.Diğer ülke numaraları da şöyledir.
CE belgesi Avrupa Birliği’nin yeni yaklaşım direktifleri kapsamında uyulması mecburi olan ürünlere koyulan bir işarettir. Bu kapsama giren ve Avrupa Birliği üye ülkelerin piyasasına sunulacak bu ürünlerde bu işaret zorunludur. Ürünlerin Avrupa piyasalarında serbestçe dolaşabilmeleri için bir nevi sahip olmaları gereken bir pasaport gibi düşünülebilir.
CE belgesi Avrupa Birliği tarafından 1985 yılında benimsenen yaklaşım politikası kapsamında hazırlanan yeni yaklaşım talimatları kapsamındaki ürünlerin bu talimatlara uygunluğunu ve gerekli değerlendirilme faaliyetlerinden geçtiği anlamına gelen birlik işaretidir. CE belgesi, ürünün amacına uygun bir şekilde kullanılması halinde güvenli olduğunu gösteren genel bir işarettir. CE işareti kalite işareti gibi düşünülmemelidir. Çünkü CE tüketiciye kalite güvencesi ile sağlanamaz. Güvenli olması ön plandadır. Çoğu kalite işareti isteğe bağlı olmasına karşın CE zorunlu bir işarettir. Ürünün Avrupa birliği teknik mevzuatına ve kriterlerine uygun olduğu anlamına gelir.
CE belgesi bir marka ya da kalite belgesi değildir. CE işareti taşıyan ürünler Avrupa birliği ile ilgili direk tipleri uygun ve gerekli tüm kriterlerin yerine getirildiğinin kanıtıdır Avrupa Birliği'nde c e belgesinin kapsamına alınan ürünler bu işaret olmaksızın pazara sunulamaz. Pazara sunmak hem Avrupa Birliği ülkeleri tarafından üretilen ürünleri ve Avrupa Birliği başından bu ülkeleri ithal edilen bütün ürünleri kapsamaktadır Bundan dolayı ülkemizdeki ihracatçıları Avrupa Birliği'ne yapacakları ihracatlarda CE belgesi hususuna önem vermeleri gerekmektedir.
CE işareti özellikle son yıllarda Avrupa Birliği’ne giriş süreci kapsamında ülkemiz adına yaşanan olumlu gelişmeler ileriki dönemlerde bazı avantajları beraberinde getirecektir. Bunun için ülkemizin bazı Avrupa Birliği mevzuatlarını uygulayabilmek için üstlendiği sorumluluk ve düzenlemeleri yaptığı takdirde, gerekli yetkiyi alarak kendisinin görevlendirdiği test ve belgelendirme kuruluşlarına CE işareti verme yetkisini kazanmıştır. Bu sayede CE işareti taşıması gereken bir ürünü Avrupa birliği ülkelerine ihraç eden ihracatçılarımızın ve üreticilerimizin satacağı ürünlere CE belgesi almak için ihracat yapacağı Avrupa birliği ülkelerinin belgelendirme ve test kuruluşlarına başvurma zorunluluğu olmayacaktır.
Fransızca’da “Avrupa’ya uygunluk” (Conformie Europeene) anlamında olan CE belgesi, Avrupa Birliğinin “yeni yaklaşım politikası” kapsamında teknik mevzuata uyum çerçevesinde 1987 yılında yayınlanan “Yeni Yaklaşım Direktifleri” ürünleri için geçerli olan bir işarettir. CE belgesi olan bir ürün, ilgili Avrupa Birliği direktiflerinin temel güvenlik ve sağlık gereksinimlerini yeterli düzeyde karşıladığı kabul edilmektedir. Her talimatta bulunan temel güvenlik ve temel sağlık gereksinimleriyle alakalı zorunlu koşullar bu çerçeveye giren bütün ürünler tarafından karşılanması zorunludur. Özetlemek gerekirse CE belgesini sadece bir kalite işareti olarak görmemek gerekmektedir.
CE işareti ürünün çevreye, insana ve doğaya karşı minimum güvenlik şartlarında olduğunun bir güvencesidir. Bu güvence sayesinde ürün ticari olarak Avrupa’da bir kimlik sahibi olur. Yayınlanan bu talimatlarda ürünün tanımı, olması gerekli minimum güvenlik şartları, taşıdığı mevcut riskler ile değerlendirmeye uygunluk prosedürleri yer almaktadır. CE belgesi herhangi bir hizmet ya da ürünün, Avrupa birliği standartlarına ve mevzuatına uygun olduğunu belirten bir işarettir.
CE belgesi Avrupa kalite belgesidir. Avrupa’nın ithal ettiği ürünlerin sağlığa zararlı olup olmadığı, kaliteye uygun olup olmadığının belgesidir.
Avrupa Birliği, yaşanan bazı zorluklardan dolayı kendisine yeni standardizasyon politikası benimsemiştir. Bu zorlukların başında her Avrupa Birliği’ne üye ülkenin kendi ülkelerinde uyguladığı birbirinden farklı standartların olmasıydı. Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin kendi kural ve standartlarına göre ürettiği bir ürünü başka bir ülkeye ihraç ederken alacağı üründe gerekli şartları ve uygunluğu bulamayan ülkeler bu ürünleri alamıyor ve ülkeler arası sağlıklı bir ticaret yapılamıyordu. Bu sorunları ortadan kaldırmak için birbirlerine yakın ürünler bir kategori altında toplanarak gerekli güvenlik koşulları ve standartları belirlenmeye başlandı. Genel olarak bu kriterler ürünün çevreye, insan ve hayvan sağlığına, güvenliğine zarar vermemesi ve tüketicinin korunmasına dayanmaktadır. Ürünün kalitesini belirleyen ayrıntılı teknik koşullar ise Avrupa Birliği standardizasyon kuruluşları CEN ve CENELEC firmaları tarafından belirlenmektedir.
Avrupa birliğine ihraç edilecek bütün ürünlerin üzerinde CE belgesi bulunması zorunludur. Bu durum bizim için de oldukça önemlidir. Çünkü ülkemiz Avrupa birliği üyesi olmadığı halde bu ülkeler ile çok geniş bir ticaret ağına sahiptir. Avrupa pazarına girecek bütün işletmelerimiz için bu sektörde kalarak rekabet edebilmek açısında CE belgesi şartlarına uyum gösterilmesi büyük önem arz etmektedir. Üretici firmalara bu işaretleri almaları için ürünün özelliğine bağlı olarak bazı nitelikler verilmiştir. Düşük riskli ürünleri güvenlik standartlarına uyguluğu üreticinin kendisi tarafından test edilebilir. Bu ürünlere uygunluk belgesi verilerek piyasaya sürülebilmektedir. Yüksek riskli ürünler ise mutlaka Avrupa Birliği tarafından tanınan ve Avrupa Birliği resmi gazetesinde yayımlanmış yetkili kuruluşlar tarafından test edilip belge verilmelidir.
Üretici Avrupa Birliği tarafından Onaylanmış herhangi bir kuruluşa başvurmadan da ürünlere CE işareti yerleştirilebildiği durumlar vardır. Bunun için üreticiler her ürün ile alakalı ilgili talimatları dikkatli bir şekilde okumalı bu çerçevede ürettikleri ürünlerle alakalı incelemeleri ve gerekli raporu hazırlayarak bu ürünü yürürlüğe koyacak kamu kuruluşuna sunmalıdır.
Yeni Yaklaşım Direktifleri kapsamında yer alan bütün ürünlerde CE belgesi bulunmalıdır. Aşağıdaki listede CE işareti taşıması zorunlu ürünler sınıf listesi belirtilmiştir. Avrupa birliği ülkelerine yapılan ürün ihracatlarında 23 adet CE uygunluk işareti bulundurması zorunlu olan ürün kategorileri bulunmaktadır. Bu uygunluk işaretlerinin ne olduğu ve hangi sorumlu kuruluşlardan alındığı ise şöyledir:
Bu işarete sahip olmayan ürünler Avrupa Birliği sınırları içerisine giremez. Gerekli mevzuat uyumu tamamlandıktan sonra bile bu işarete sahip olmayan ürünlerin iç piyasaya da sunulması mümkün değildir.
Yeni yaklaşım direktiflerindeki her ürün için teker teker özel uygunluk incelemesi yerine genel ir yaklaşım ile 13 Aralık 1990 tarihinde modüler sistem geliştirilmiş ve bunun sonucunda Modüler Yaklaşım Kararı alınmıştır. Mevzuat hazırlayıcı kişi, düzenleme yapmak istediği bir sektörde sağlık, güvenlik ve çevre korunmasını sağlamak için buradaki malların özelliklerine ve sahip oldukları risk oranlarına göre seçilen modüler kombinasyon ile ilgili mevzuatları kapsamına aldıktan sonra uygunluk değerlendirme prosedürlerini belirleyebilmektedir. Bu yaklaşım kapsamında A’dan H’ye kadar toplam 8 farklı modül vardır. Bu modüller ürünlerin risk oranlarına göre ayrılır.
CE işaretinin ürüne nasıl yerleştirileceği, ilgili talimatlarda belirtilir. Bu ürünlerin CE işaretli bir şekilde piyasaya sunulması üreticinin sorumluluğundadır. Ancak üretici veya üreticinin temsilcisi Avrupa Birliği içerisinde değilse bu sorumluluk ithalatçı firma tarafından yerine getirilmelidir. Üreticinin CE işaretini ürüne yerleştirilebilmesi için farklı alternatifleri vardır. Düşük riskli ürünlerin güvenli uygun olup olmadığı üreticinin kendisi tarafından testi edilebilirken, yüksek riskli ürünlerin güvenliğe uygun olup olmadığı, adı Avrupa Birliği’nin resmi gazetelerinde yayınlanmış yetkili kuruluşlar tarafından test edilmektedir.
Maliyeti düşürmek amacıyla ürününü gerekli testlere sokmayan firmaların almış oldukları CE işareti ihracat safhasında büyük sorunlara neden olmaktadır. Ürün ihraç edilirken ürüne ait CE raporlarının da müşteriye birlikte gönderilmesi gerekir. Bu raporlarda ürün için gerekli testler bulunmalıdır. Bu testlere sokulmayan ürün müşteri tarafından geri çevrilir. Bu durumda firma ek masraflarla zarara uğrarken büyük bir prestij kaybına da sebebiyet verirler.
ADR (Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Avrupa Anlaşması), tehlikeli maddelerin, insan sağlığına ve çevreye zarar vermeden, güvenli ve düzenli şekilde kamuya açık karayolu ile taşınmasını sağlayan bir yönergedir. Bu yönerge, taşıma faaliyetinde yer alan gönderenlerin, alıcıların, dolduranların, yükleyenlerin, boşaltanların, ambalajlayanların, taşımacıların ve tehlikeli madde taşıyan her türlü aracın operatör ve sürücülerinin sorumluluk, yükümlülük ve çalışma koşullarını da belirler. Bu yönetmelik kapsamında alınan belgelere ve sertifikalara ADR belgesi denir.
ADR belgesinin alınması için yönetmelikte yer alan şartların karşılanması gerekir. Ancak bu şartlar taşınan tehlikeli maddenin yer aldığı sınıfa göre (radyoaktif, gaz, benzin vb.) değişir. Tehlikeli maddenin yer aldığı sınıfın gerektirdiği taşıma koşulları, her aşamada görev alan personelin eğitimi, yeterlilik sertifikaları gibi belgelerin yanı sıra taşımacılığın yapıldığı tanker vb. araçlar da ADR hükümlerine uygun şekilde hazırlanmış olmalıdır. ADR hükümlerini yerine getiren kamu ya da özel kuruluşların belgeleri Ulaştırma Bakanlığı tarafından verilir. Ulaştırma Bakanlığı, belgeyi bizzat verebileceği gibi, bu faaliyeti yetkilendirdiği kamu ya da özel kuruluşlar aracılığı ile de yürütebilir. Belgenin belirli aralıklarla yapılacak denetimleri de aynı şekilde Ulaştırma Bakanlığı ya da yetkilendirdiği kurumlar aracılığı ile yapılır.
ADR(Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınmasına İlişkin Avrupa Anlaşması)Türkiye’de 1 Ocak 2011’de yürürlüğe girecek. Şu anda yürürlükte olmamasına rağmen Avrupa ülkeleri uluslar arası taşımacılık yapan kurumlardan ADR hükümlerine uygun taşımacılık yapmasını talep ediyor. ADR hükümleri ülkemizde yürürlüğe girdiğinde ise, tehlikeli madde taşımacılığı yapan kuruluşlar için yasal yaptırımlar ve ihlali halinde cezai yaptırımlar uygulamaya koyulacak. Bu nedenle, tehlikeli madde taşımacılığı yapan kuruluşların ADR belgesini almaları çok yakın zamanda zorunlu hale gelecek.
Avrupa Anlaşması ve Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliğe göre, uluslar arası tehlikeli madde taşımacılığı yapan her türlü kamu ya da özel kuruluşu kapsamaktadır.
Tehlikeli madde kapsamına giren ürünler genel olarak, her türlü yanıcı, parlayıcı, patlayıcı ve radyoaktif maddeleri içerir. Bu maddeler, ADR Ek-A’ da sınıflandırılmış ve bunlara ilişkin gereklilikler ilgili hükümlerde açıklanmıştır.
ADR belgesi için etkin bir danışmanlık hizmeti, kuruluşlar için çok faydalı olacaktır. ADR belgesi, kapsamı oldukça geniş bir yönergedir. Tehlikeli madde türlerinin sınıflara ayrılması ve her bir sınıfın gerektirdiği koşulların farklı olması sebebiyle konuya hakim kişilerin vereceği danışmanlık hizmeti belgelendirme sürecinin daha kısa sürede ve sorunsuz tamamlanmasına imkan verir. Maddenin yüklenmesinden teslim edildiği ana kadar tüm sürece ve sürece dahil personele ilişkin şartlar içeren ADR hükümlerinin eksiksiz bir şekilde yerine getirilebilmesi ancak etkin bir eğitim süreci ve uygulamalara kanıt dokümantasyonun profesyonelce hazırlanması ile gerçekleşebilir. Bu nedenle, ADR belgelendirme sürecinde, danışmanlık ve eğitim hizmeti, kuruluşlara çok büyük kolaylık sağlayacaktır.
ADR, Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınmasına İlişkin Avrupa Anlaşması’nı temsil eden bir kısaltmadır. Bu anlaşma ile tehlikeli maddelerin uluslar arası taşımacılığında operasyonların insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyecek şekilde yapılandırılması taraflarca kabul edilmiştir. Bu yönetmeliğe göre, tehlikeli madde taşımacılığında ambalajlama, dolum, nakliye, boşaltma yapan firma ya da kişiler ile bu süreç boyunca kullanılan paket, kutu, ambalaj, tanker gibi araçların üreticileri ADR kapsamındadır.
ADR yönetmeliği, Birleşmiş Milletler Ekonomi Komisyonu nezdinde 30 Eylül 1927 tarihinde yapılmış ve 29 Ocak 1968’de yürürlüğe girmiştir. ADR yönetmeliği, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 kez revize edilmiş ve son hali olan ‘ADR 2003’ 1 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kabul edilen son versiyon ECE/TRANS/160 adıyla iki cilt halinde yayınlanmıştır. Şu anda bu yönetmeliği kabul edip yürürlüğe koyan 43 ülke vardır. Almanya, Avusturya, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Bosna Hersek, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Fransa, Hollanda, İngiltere ve Kuzey İrlanda, İspanya, İsviçre, İtalya, Norveç, Kıbrıs, Romanya ve daha birçok ülkede ADR yönetmeliği yürürlüktedir. Türkiye’de ise yönetmelik henüz yürürlüğe girmemiştir.
Türkiye ADR yönetmeliğini 30 Kasım 2005 tarihli ve 5434 sayılı kanun ile kabul etmiş ancak gerekli koşulların hazır olmaması nedeniyle yürürlüğe koyamamıştır. Kanunun kabulünden itibaren yürürlüğe girme tarihi birkaç kez ertelenmiş ve son olarak 1 Ocak 2011 tarihinde yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır. ADR yönetmeliğinin yürürlüğe girmesine karar verilen son tarihle ilgili henüz bir erteleme kararı gündemde değildir.
ADR yönetmeliğinin kapsamının genişliği, ADR belge çeşitlerinin de çokluğuna neden olmaktadır. Tehlikeli madde taşımacılığında kullanılan her türlü ekipman ve aracın ADR uygunluk belgesi olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra, bu ekipmanları kullanan personelin ve özellikle taşımacılığın yapıldığı tanker ve benzeri araçları kullanan sürücülerinADR belgesi olması zorunludur.
ADR yönetmeliğinin henüz yürürlüğe girmemiş olması nedeniyle ADR belgelendirmefaaliyetleri yurtdışı belgelendirme kuruluşları aracılığıyla yapılabilmektedir. Yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte, belgelendirme işlemi Ulaştırma Bakanlığı tarafından ya da yetkilendirdiği kuruluşlar aracılığıyla yapılacaktır.
ADR kapsamındaki yükleyicilerin sorumlulukları, söz konusu tehlikeli maddenin teknik özelliklerine göre, yapılan işlemin hatasız ve en güvenli şekilde yapılmasını sağlayacak ve bunun için gerekli önlemleri alacak şekilde yapılanmaktır. Bunun için sürecin her aşamasındaki personelin gerekli eğitimleri alarak ADR yeterlilik belgesine sahip olmasıdır. Bu eğitimler ADR genel eğitimi, ADR gelişmiş eğitim gibi sınıflara ayrılır. Seçilecekeğitim türü, personelin yaptığı işin hassasiyetine göre belirlenmelidir. Bu eğitim sertifikalarının alınması için, firma, personeli adına ADR eğitimi vermeye yetkili bir kuruluşa başvurarak personele gerekli eğitimi aldırır. Kurs sonunda yapılacak sınavda başarılı olan personel için eğitim kuruluşunun anlaşma yapmış olduğu yurtdışıbelgelendirme kuruluşundan ilgili sertifika 15-20 günlük süre içerisinde gelir. Yükleyici firmanın dikkat etmesi gereken bir diğer husus ise, kullanılan malzemelerin (kutu, ambalaj, dolum ekipmanları vb.) ADR yönetmeliğine uygun şekilde üretilmiş olmasıdır. Bunun ispatı olarak bu malzemelerin ADR’ye uygunluk sertifikaları firma tarafından talep edilmelidir.
ADR kapsamındaki boşaltıcılar, tehlikeli madde taşıma sürecinin yani nakliye sürecinin ADR yönetmeliğine uygun şekilde gerçekleştiğinden emin olmalıdırlar. Taşınmış olan tehlikeli maddenin teknik özelliklerine göre boşaltma esnasında karşılaşılabilecek riskler hakkında bilgi sahibi olmalıdırlar. Operasyon ise her türlü zararı en aza indirecek şekilde yapılandırılmalıdır. Bu süreç içinde görevli personele, yaptıkları işin hassasiyetine bağlı olarak gerekli eğitim ve sertifikalar firma tarafından sağlanmalıdır.
ADR belgesi kapsamındaki ambalajlayanlar, ambalajlanan tehlikeli maddenin teknik özelliklerine göre ambalajlama, paketleme ve kutulama işlemlerini güvenli hale getirecek şekilde yapılandırmalıdırlar. Bu nedenle söz konusu tehlikeli maddenin teknik özelikleri, taşıdığı riskler, çevresel koşullarla etkileşimi gibi konularda donanımlı olmalıdırlar. Kullanılan ambalaj, paket ve kutular ADR yönetmeliğine uygun şekilde üretilmiş olmalıdır. Personel yaptığı işlerle ilgili olarak gelişmiş ya da genel ADR eğitimi almış ve belgelendirilmişolmalıdır.
ADR yönetmeliğine ilişkin eğitimler ‘Genel ADR Eğitimi’, ‘İşe Yönelik Gelişmiş ADR Eğitimi’ ve ‘Güvenlik Eğitimi’ gibi çeşitleri içermektedir. Tehlikeli madde taşımacılığının herhangi bir sürecinde yer alan firma, personelinin yaptığı işin hassasiyetine göre hangi eğitimin gerekli olduğunu belirlemeli ve personeli adına eğitim için yetkilendirilmiş kuruluşa başvuruda bulunmalıdır. Eğitim hizmeti veren kuruluş, yurt dışındaki ADR belgelendirmesi yapan kurumla irtibat halinde olup eğitimi başarıyla tamamlayan ve sınavdan yeterli puanı alan adayın belgelendirilmesi için gerekli işlemleri üstlenir. Eğitimin süresi, konusuna bağlı olmakla birlikte maksimum 1 haftalık süreci kapsar. Yurt dışından gelecek belge ise kuruluşun yurt dışı bağlantılarına göre değişiklik gösterir. 1 Ocak 2011 tarihinde ADR yönetmeliğinin Türkiye’de yürürlüğe girmesiyle birlikte, belgelendirme işlemi yurt içinde Ulaştırma Bakanlığı ya da yetkilendirdiği kuruluşlar tarafından da yapılabilecektir.
ADR kapsamında çalışan tanker imalatçıları üretim prosesini en iyi şekilde kontrol edebilecekleri bir kalite sistemi oluşturmalıdır. İmalatçı, girdi ürünlerin gerekli niteliklere sahip olduğunun kontrol edilmesi aşamasından başlayarak son ürünün kontrolüne kadarki süreç boyunca ADR yönetmeliğinin şart koştuğu gerekli kontrol testlerini yapmalı ve bunları belgelemelidir. Üretimde kullanılan her türlü ekipmanın teknik özelliği ve ADRaçısından yapılan işe uygunluğu sağlanmalıdır. Üretimin her aşamasında çalışan personel gerekli eğitimi almış olmalıdır. Yapılan işlemlere kanıt oluşturan dokümanlar kalite sistemine uygun şekilde ve yeterlilikte hazırlanmış olmalıdır. İmalatçı firma bizzat ya da sistem kurulmasında yardımını aldığı danışman firma aracılığıyla denetleme için yetkili belgelendirme kuruluşuna başvurur. Denetim sonunda, üretim prosesinin ADR ve kalite sistemine uygun şekilde yürütüldüğü konusunda tatmin olunursa belgelendirme işlemi gerçekleşir.
Yakında konu ile ilgili bilgi verilecektir.
İmalatçı firma için iki tür test söz konusudur. Bunlardan ilki, üretimin kalite kontrolüne yönelik testlerdir. Bu testler basınç, dayanıklılık gibi üretilen malzemenin teknik özelliklerine uygun testler ile malzemenin içine konulacak tehlikeli maddeye yönelik testlerdir (kimyasal madde ile etkileşim vb.). Teste gerek duyulan diğer bir konu ise, üretim sürecinde ya da kalite kontrol aşamalarında kullanılan cihaz ve benzeri ekipmanları kalibrasyon testleridir.ADR yönetmeliğinin gereği bu testlerin yaptırılması işlemi uygun koşulları sağlamış firma tarafından bizzat ya da seçilecek uygun bir test kuruluşu tarafından dış kaynaklı olarak sağlanabilir.
İmalat firmasında çalışan personel yaptıkları işe yönelik ADR eğitimleri ya da genel ADR eğitimi almalıdırlar. Personel yaptığı işin teknik şartları konusunda yeterli bilgi ve eğitime sahip olmalıdır. Bu eğitimler yetkilendirilmiş eğitim kuruluşlarından sağlanabilir.
İmalatçı firmalar işlerini ADR kapsamında yürütmekten sorumlu oldukları kadar, bu işlere kanıt oluşturan dokümantasyonun uygun şekilde hazırlanmasından da sorumludurlar. Yapılan işlere ait prosesler, eğitimler ve diğer bütün işleyiş kayıt altında tutulmalı ve uygun şekilde dokümante edilmelidir. Bu sağlayacak olan uygun kalite sistemi oluşturulmalıdır.
İmalatçı firma ADR belgesi için yeterlilik şartlarını sağlamada mutlaka danışmanlık hizmeti almalıdır. ADR yönetmeliği, kapsamı çok geniş ve tehlikeli madde taşımacılığı ile ilgili birçok süreci bir arada ele alan bir belge olduğundan firmaların sadece kendilerini ilgilendiren hükümleri bu belge içinden doğru şekilde ayıklamaları ve uygun şekilde yerine getirmeleri oldukça zordur. Bununla birlikte, ADR hükümleri uygun şekilde yerine getirilmiş olsa dahi bu işleyişin firmaya özgü bir kalite politikası içine adapte edilmesi ve dokümantasyonu, deneyimsiz bir firma için büyük zaman kaybı ve gereksiz bir uğraşa sebep olacaktır. Bu nedenle, ADR yönetmeliğinin gerekleri hakkında yeterli bilgiye sahip ve kalite sistemi oluşturma dokümante etme konusunda uzman danışmanlardan yardım almak firma için kolaylık olacaktır. Danışman firmanın vereceği hizmet, ADR yönetmeliğininşartlarının sağlanmasında ve firmanın yapısına uygun bir kalite sistemi oluşturulmasında firmaya yardımcı olmaktır. Danışman firma, Personel eğitiminin sağlanması, kalibrasyon ve testleri nerede ve nasıl yapılacağı gibi konularda da gerekli bağlantıları kurabilir ya da firma adına gerekli araştırmaları yapabilir. Gerekli dokümantasyonun hazırlanması konusunda firmaya yardımcı olur ve tüm şartlar sağlandığında yetkilendirilmiş denetleme kuruluşu ile irtibata geçerek belgelendirme için firma adına başvuruda bulunabilir.Belgelendirme sonrasında yapılacak rutin denetimlerde de firmaya danışmanlık hizmetiverebilir.
İmalatçıların ADR belgesi aalmamasından doğan iki tür yaptırım söz konusudur. Bunlardan ilki, Yasal yaptırımlardır. Şu anda ülkemizde ADR yönetmeliğinin yürürlüğe girmemiş olması sebebiyle ADR belgesi yokluğu henüz yasal bir sonuç doğurmamaktadır. Ancak 2011’den itibaren ADR kapsamında çalışmasına rağmen ADR yönetmelik hükümlerini karşılamayan kuruluşlara cezai yaptırımlar uygulanacaktır. Bu cezai yaptırımlar, ihtarlar, idari para cezası ve faaliyet durdurma şeklinde uygulanacaktır. Yaptırımlardan ikincisi, yani yasal olmayan yaptırım ise ticari koşulların yaptırımıdır. Ülkemizde yürürlükte olmamasına rağmen, 43 ülkede uygulanmakta olan ADR yönetmeliği, tehlikeli maddelerin uluslar arası taşımacılığını yapan firmaların ADR uygunluğunu şart koşmaktadır. Bu ülkelerle ticari ilişki içinde olan Türk firmaları ise ticareti devam ettirebilmek için ADR şartlarını yerine getirmeye mecbur kalmaktadır. ADR hükümlerindeki, taşımacılıkta kullanılan her türlü aracın ve ekipmanın ADR’ye uygun olarak üretilmiş olması şartı nedeniyle, taşımacılık yapan kuruluşlar ADR şartlarına uygun olarak üretilmiş araç ve ekipmanları tercih etmektedirler. Dolayısıyla imalatçılar için ADR’ye uygun üretim yapmak ticari varlıklarını sürdürmek açısından zorunlu hale gelmektedir.
Yakında konu ile ilgili bilgi verilecektir.
Yakında konu ile ilgili bilgi verilecektir.
Yakında konu ile ilgili bilgi verilecektir.
Yakında konu ile ilgili bilgi verilecektir.
Yakında konu ile ilgili bilgi verilecektir.
İmalatçı firmaların kullandıkları hammadde ve yarı mamullerin güvenilirliği sağlanmış olmalıdır. Bu girdilerin uygunluk kontrolleri yapılmalı, sertifikaları kontrol edilmeli ve teknik özellikleri konusunda bilgi sahibi olunmalıdır.
Her türlü soru ve görüşleriniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Düşünceleriniz bizim için çok önemlidir. Araç proje, Tip onay araç belgelendirme, marka tescil hizmetleri vb. hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgilendirme için lütfen iletişime geçiniz.